Saçmaladığımı fark ettim! Sigaramdan bir duman daha çektim.
Çocukken yaptığımız kardan adamları düşündüm. Nedense en büyük keyfi sonunda kardan adamı parçaladığımız zaman alırdım. Demek ki normal bir çocuk değildim.
Sonra içeri girdim, biraz Frank Sinatra dinledim. Önce kızına yazılan Nancy (with the laughing face) şarkısı ardından da Sunshine Cake geldi. İkincisi ironi oluşturdu hava durumuyla, fark ettim. Zaten insanoğlu elinde olmayanı arzularmış ya, bu da öyle bir şey olabilir dedim.
Sonra bir sigara daha içmek için tekrar balkona çıktım. Gerçi itiraf etmeli o kadar sık sigara içmem, sigara bahane. Bizim kardan adamın durumunu merak etmiştim. Son rötuşlar yapılıyordu artık, final burna monte edilen turuncu mu turuncu ve neredeyse kabak büyüklüğünde bir havuçla yapıldı. Neden bu kadar büyük bir havuç seçtiklerini anlayamadım. İki ihtimal olabilirdi; ya başka havuç yoktu ya da havucu veren anne en kart olanını seçip vermişti. Daha biçimli olanları salataya ya da yemeğe saklayacaktı.
Kardan adam hazırdı. nedense içimde kardan adamı birine benzetme hissi belirdi. Önce Hulusi Kentmen’e benzeteyim dedim. Ama sonra bıyığı olmayan bir şeyin Hulusi babaya benzeme ihtimali olmadığını fark ettim. Bu koca burunla olsa olsa Gerard Depardieu olabilirdi, Alain Delon filan yemezdi. Evet son kararımı vermiştim: Gerard Depardieu.
… Çocuklar aniden çıldırmaya başladı, oysa savaş çığlıklarını henüz atmamışlardı ya da ben duymamıştım. Neyse çılgınca bir kartopu savaşı başlamıştı. Takım yoktu herkes tekti, kim kime dumduma yani. Sonra çocuklarla oynamayı sevdiği her halinden belli olan koca göbekli bir amca olaya intikal etti. O da çocuklara adeta mitralyöz gibi kartoplarını fırlatmaya başladı. Ellerinin büyüklüğünden olsa gerek kartoplarının boyutlarını da iyi ayarlayamıyordu, fırlattığı bir kartopuyla bir çocuk yere yuvarlandı. Bu durum diğer çocukların oldukça hoşuna gitti. Nedense ben adama uyuz oldum. Elimdeki kocaman çakmağımı kafasına fırlatmak istedim ve bu isteğimin oldukça ciddi olduğunu fark edince kendimi tekrar içeri attım…
Saatler geçtikçe Gerard Depardieu’ya benzeyen kardan adama git gide uyuz olmaya başladım. İkide bir perdeyi aralayıp göz göze geliyordum kendisiyle ve geceyi beklemeye başladım. Çocukların ona olan sevgisini hiçe sayarak hain bir plan yaptım. Aslında plan bile sayılmaz. Gece sitede bütün ışıklar söndüğünde bahçeye inip burnundan başlayarak kardan adamı parçalayacaktım. Belki burnunu yerdim bile çünkü o kadar sinirliydim belki biraz da obur.
Saat geldi ve dediğimi yaptım. Hiç aksilik olmadı, kimse beni görmedi. Gerard ölmüştü, başında durup sigara içtim. İzmaritini cansız bedeninde söndürdüm. Çocukken en çok sevdiğim bölümü tekrarlamıştım. Benden keyiflisi yoktu.
Eve döndüm, yatağıma uzandım. Çok huzurluydum…

NOT: Hiçbir kardan adama zarar vermişliğim yoktur, kendi yaptıklarım dışında :). Yazının sonu tamamen kurgusaldır.
bu keyfi güneşe bırakmadığın için sana kızabilir;)
YanıtlaSilBENDE YAPTIĞIMIZ KARDAN ADAMI KİM TARUMAR ETTİ DÜYORDUM BİDAKKA ARKADAŞLARI ÇAĞIRACAM DA HAVUCDA EMANETTİ BU ARADA :))
YanıtlaSil