
Trabzonspor’un son iki sezondaki başarısında en büyük pay
hangi futbolcuya ait? Diye sorsalar, sanıyorum hep bir ağızdan “Burak Yılmaz”
cevabını veririz.
Ancak bana kalırsa bu büyük ölçüde futbolcunun
özelliklerinden çok, takımın sistemine bağlı bir durumdu. Ayağına topu alan
yanındaki arkadaşından önce Burak’ı görüyordu. Sürekli rakip defansın arkasına,
Burak’ın önüne atılan toplarla gol aranıyordu. Yani neredeyse Trabzonspor’un
gol stratejisi sadece Burak’tan ibaret hale gelmişti.
Tabi hal böyle olunca hemen “nereye kadar?” diye sormak
gerekiyor. Aynı soruyu Şenol hoca da sormuş olacak ki, Trabzonspor’da işler
yavaş yavaş değişmeye başladı. Rakip ceza sahası önünde daha fazla çoğalan ve
Burak dışında farklı varyasyonlar deneyen bir yapıya kavuşuyor Karadeniz
fırtınası. Tabi her değişim sancılı olduğu gibi bu da öyle. Hemen geçtiğimiz
İnter ve Beşiktaş maçlarını hatırlarsak, sahada iyi oynayan fakat sonuca
gitmekte zorlanan bir ekip görüntüsü vardı. Bordo mavililerin bu gol
kısırlığını kısa sürede aşacağını düşünüyorum.
Tabi bu değişimin en büyük handikapı ise gol yükünü tek
başına sırtlayan Burak Yılmaz’ın durması oldu. Yıldız futbolcu 5 haftadır
suskun. Burak Yılmaz için en büyük temennim ise gol orucunu bozacağı maçın
Lille maçı olması.
Şimdi bana şunu sorabilirsiniz: peki kardeşim tek gol
stratejisi Burak’tı da bu takım nasıl böyle başarılı oldu?
Haklı bir soru olur, ama şunu söyleyelim burada yaptığımız ofansif
anlamda bir değerlendirmedir. Spesifik bir noktaya dikkat çekmektir. Yoksa
Trabzonspor’un Şenol Güneş’le birlikte “takım” hüviyetine kavuşması ve
özellikle takım savunmasını çok iyi yapması altı çizilmesi gereken önemli
konulardır. Artık onları da başka bir yazıya bırakalım.
Son söz
Futbolumuzun üzerine “şike” gölgesinin karabasan gibi
çöktüğü şu günlerde özellikle Avrupa’da zaferlere ihtiyacımız çok fazla.
Geçtiğimiz hafta Beşiktaş’la güldük, şimdi sıra Trabzon’da. İnşallah Fransa’dan
turlayıp dönecekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder