25 Mart 2011 Cuma

Özgürleştir Beni



Beyaz adam geldiğinde “yataheya” demişlerdi; onların dilinde merhaba demekti. Beyaz adam ise içinde barutla sıkıştırılmış mermi olan demir çubuğunu ateşledi ve o özgür adamı yere serdi. Oysa o özgür adamın bildiği tek bir çubuk vardı, o da barış çubuğu idi…

Beyaz adam bir de iftira atacaktı sonradan; bunlar çok vahşi kafa derisi yüzüyor diye. Oysa onlar kafaya çok değer verirlerdi, kafalarını beyaz adamdan çok beslerlerdi.

Sadece karnını besleyen beyaz adam durmadı, yok etmeye devam etti özgür adamları, özgür çocukları, özgür kadınları…

İhtiyaçları kadar avlanırlar asla hiçbir şeyi ziyan etmezlerdi. Ama beyaz adam onları ziyan etti, bir avuç toprak için…

Özgür adamlar onurlarıyla savaştılar; tek inandıkları olan masmavi gökyüzü ve onurları için. Ama beyaz adamın silahları lanetliydi, lanet fışkırtıyordu.

Beyaz adamın onursuz silahlarının gücü yetmedi onları tüketmeye… onursuz silahlarına yılan dilleri de eklendi. Yalanlar sıraladılar, kandırdıklarını zannettiler. Oysa özgür adamlar yalan nedir bilmezdi. Hataları herkesi kendileri gibi zannetmek oldu.

O özgür adamların en özgürlerinden biri sonunda anlayana bir laf etti: “beyaz adam verdiği sözlerin sadece birini tuttu. Topraklarınızı alacağız dedi ve aldı” işte yaşanan her şeyin özeti buydu…


İşte o özgür dünyanın son şansıydı. O şans orada kaybedildi ve dünya lanetlendi.

Oturan Boğa’nın lanetidir üzerimizdeki, Irak’taki, Libya’daki…