1 Temmuz 2012 Pazar

Vicdan

“Vefa sadece bir semt adıymış meğer” tarihi bir sitemdir. Buna maruz kaldıysanız bunu size söyleyen arkadaşınızın gönlünü almanız artık pek kolay olmayacaktır.

Vefa, ne yazık ki, kaybetmeye yüz tutmuş kavramlardan birisidir.

Şimdilerde ise bir kavramı daha tarihe karıştırıyoruz. Bunda birinci suçlu belki biz değiliz ama etkisinde kalan ve hayata geçiren bizleriz.

“Vicdan” kavramı da en az “vefa” kadar önemlidir. Yani sadece Erden Kıral’ın o güzel filminin adı değildir.

Vicdanını yitiren toplumların ulaşacağı nokta saadet veya refah olmayacaktır.

                                                                   ***

Böyle bir giriş yapıp, güzel hasletlerden bahsedip konuyu buraya bağlamak istemezdim ama yapacağım.

Biz, dezenformasyon bombardımanına çok kolay tutulan toplumlardanız. Çünkü ne yazık ki, hala birçok açıdan üçüncü dünya ülkesiyiz. Hamasete lüzum yok, öyleyiz!

Yeterince okumuyoruz, araştırmıyoruz, bilgilerimiz televizyonda gördüklerimizle sınırlı. Hatta birçoğumuz derin meselelere “Kurtlar Vadisi” gözlüğüyle bakıyor.

Birilerinin psikolojik operasyon yapması için bulunmaz nimetiz.

İşte bu zaaflarımız “şike” hadisesinde de ortaya çıktı.

‘Tape’leri doktorların reçete ettiği antibiyotikleri yutar gibi yuttuk. Hiç sorgulamadık. Daha hakim yargılamadan biz yargılamayı çoktan yaptık.

“Evet, içeridekiler suçluydu, ateş olmayan yerden duman çıkmazdı. “

O insanları vicdanlarımızda idam ettik. Suçsuzluk karinesini ayaklarımızla çiğnedik. Sadece yüksek çıkan sesleri dinledik.

Merak ediyorum, “telefon dinlemelerinin haricinde başka hangi deliller var” diye kaçımız sordu?

Ya da hepimizin fazlasıyla ahkam kesme mertebesine eriştiği bu meseleye kaç soru yönelttik?

Sorgulamanın doğruyu bulmadaki en önemli yol olduğunu neden hiç hesaba katmadık. Hiç mi şüphelenmedik.

Oysa bakın hadis-i şerifinde ne güzel söylemiş Yedi Cihan Serveri, “şüphe imandandır ve imanın kemaline sebeptir.”

Aman sözlerim yanlış anlaşılmasın, ben kimseye suçlu ya da suçsuz demiyorum. Çünkü ben kendimi kimseyi yargılayacak konumda görmüyorum. Sadece izliyorum ve yargının vereceği kararı bekliyorum.

Ancak yargı, pazartesi günü “suçlu ya da suçsuz” ne karar verirse versin, benim vicdanım mahkemenin kararını beklemeden insanları suçlu ilan edenleri çoktan suçlu ilan etti.

Onlar “vicdan” suçu işledi.